"Hatayi" 1487 yılında Erdebil'de doğdu. Asıl adı İsmail, şiirlerinde kullandığı mahlas "Hatayi ve Şah Hatayi" dir. Safevi soyundan gelen bir Türk' tür ve Anası Uzun Hasan'ın torunu Bilki Aka, babası ise Erdebil şeyhi Haydar'dır.

İsmail henüz bir yaşındayken Babası Haydar, Yakup Bey'in komutanlarından Süleyman Bey'le yaptığı savaşta öldü. Yandaşları ise İsmail'in büyük ağabeyi Yar Ali'nin çevresinde toplanmaya başladılar. Olayın büyüklüğünü fark eden Yakup Bey üç kardeşi bir İran'daki İshar Kalesinde tutuklattı. Bu tutukluluk dört buçuk yıl sürdü. Sultan Yakup'un ölümü üzerine oğlu Rüstem saltanat mücadelesinde onlardan yararlanmak amacıyla üç kardeşi hapisten kurtardı.

Şah İsmail'in ağabeyi Sultan Ali, katıldığı iki savaşı da kazanarak Tebriz'e döndüğünde parlak bir törenle karşılandı. Ama üç kardeşin halk üzerinde manevi etkisi Rüstem Bey'i tedirgin etmekteydi. Onları ortadan kaldırmanın yollarını ararken durumu sezen Sultan Ali, kardeşleriyle birlikte Erdebil'e kaçtı. Sultan Ali yolda kendilerini izleyen Rüstem Bey'in askerleri tarafından öldürüldü. Ama iki kardeşini yedi müridiyle Erdebil'e göndermeyi başardı.

Şah İsmail ve kardeşi İbrahim burada müritlerince korundular. Sürekli izlendikleri için bir süre sonra Bağru dağına, oradan da Gilan, Reşt ve Lahican'a kaçırıldılar. Lahican'da Kâr Kaya'nın evinde saklanan Şah İsmail ilk öğrenimini özel bir öğretmenden almaya başladı. Bu dönemde babasının müritleri dört bir yandan onu görmeye geliyorlardı. Bu gelişmelerden rahatsız olan Rüstem Bey, Lahican üzerine yürümeye hazırlanırken öldürüldü. Bu fırsatı değerlendirmek için Şah İsmail harekete geçti. Müritlerini toplayıp Hazer kıyılarındaki Aravan'a (1500), oradan Erdebil'e geldi. Kendisine katılan Türk oymaklarıyla birlikte yeterince kuvvet toplayınca önce Baku'yü zaptetti, ardından Nahcivan'da Elvend Bey'i yenerek (1502) yılında Tebriz'e gelip taç giydi ve resmen Safevi Devleti'nin başına geçti.

Şah İsmail'in bundan sonraki yaşamı Şiiliği yaymak, Safevi devletinin sınırlarını genişletmek için yaptığı savaşlarla geçti. Devletin sınırları genişleyip Şiilik Anadolu'ya doğru hızla yayılınca Osmanlı'larla çatıştı. Sonunda Çaldıran'da Yavuz Sultan Selim'e yenildi (1514) ve kaçtı. Bu yenilgiden sonra Tebriz'e döndü ama, eski gücünü yitirdiği gibi uğradığı ruhsal çöküntüyle de kendisini içkiye verdi. Oğlu Tahmasb'ı yerine Atabey olarak bırakarak Tebriz'den ayrıldı.

Bundan sonra, her yılını değişik kentlerde geçirerek yaşamını tamamladı. 1524 yılında Azerbaycan'da iken öldü. Cenazesi Erdebil'e götürülerek dedesi Şeyh Safiyüddin'in yanına defnedildi.

Hatayi'nin Sanatçı kişiliği çok zor koşullar altında geçen çocukluğu sırasında oluşmuştur. Şiirlerinde hem aruz hem de hece veznini kullanmış, her iki türde de çok güzel eserler bırakmıştır. Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını büyük ölçüde etkilemiştir ve Yunus'un izlerini taşır. Aruzla yazdığı şiirlerinin ise daha çok tasavvufi olduğu görülür.

- 1 -

Akıl gel beri gel beri
Gir gönüle nazar eyle
Görür göz işitir kulak
Söyler dile nazar eyle

Baştır gövdeyi götüren
Ayak menzile yetiren
Türlü marifet bitiren
İki ele nazar eyle

Sofi isen alup satma
Helaline haram katma
Yolun eğrisine gitme
Doğru yola nazar eyle

Hatayî der ki ya Gani
Veren Mevla alır canı
Önce kendi kendin tanı
Sonra ele nazar eyle

- 2 -

DÜVAZ-I İMAM

Muhammed Ali'yi candan sevenler
Yorulup yollarda kalmaz inşallah
Ol İmam Hasan'ın yüzün görenler
Hüseyin'den mahrum olmaz inşallah

Zeynel Abidin'den bir dolu içtim
Muhammed Bakır'la kaynayıp coştum
İmamı Cafer'e vardım ulaştım
Andan gayrı yola salmaz inşallah

Musa-i Kazım'dan kopan erenler
Baş can verip bu cemleri görenler
Şah İmam Rıza'ya ağu verenler
Divanda şefaat bulmaz inşallah

Bir gün olur okuturlar defteri
Şah Oğlu'nun elindedir teberi
Uyanınca Taki, Naki, Askeri
Açılan gülümüz solmaz inşallah

Şah Hatayî'm bu pend bizi bitire
Özünü katagör ulu katara
İmam Mehdi şu cihanı tutar a
Şah oğluna sitem olmaz inşallah

- 3 -

Sufi mezhebimin nesin sorarsın
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz
Gözlüye gizli yok ya sen ne dersin
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

Eğnimize kırmızılar giyeriz
Halimizce her manâdan duyarız
Katarda İmam Cafer'e uyarız
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

Her kimin ki çerağını Hak yakar
Mümin olanları katara çeker
Aslımız On İki İmama çıkar
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

Biz tüccar değiliz alıp satmayız
Erkan gözetiriz yoldan sapmayız
Gönlümüz ganidir kibir tutmayız
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

Muhammed Ali'dir kırkların başı
Uralım Yezid'e laneti taşı
Hünkar Hacı Bektaş Veli'dir eşi
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

Baharda açılır gonca gülümüz
Ol dergâha doğru gider yolumuz
On İki İmam ismin okur dilimiz
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz

Şah Hatayi'm eydür Muhammed Ali
Onlardan öğrendik erkânı yolu
Ali Muhammed'dir Muhammed Ali
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz